11 Mart itibarıyla DSÖ tarafından pandemi olarak ilan edilen koronavirüs salgını bütün dünyada etkisini hissettirmeyi sürdürüyor. Pandemi sürecinde virüsün yayılımının engellenmesi amacıyla uygulanan karantina ve sokağa çıkma yasakları gibi tedbirler nedeniyle Mart ayı itibarıyla çalışma hayatı ve çalışanlara yönelik önlemler alınması gerekliliği doğmuştu. Bu çerçevede pek çok ülkede fesih yasağı, çalışma sürelerinin azaltılması, işçilerin ücretlerine yönelik devlet desteği sağlanması, çocuk bakımı gibi hizmetlerin desteklenmesi gibi önlemler alınmıştı. Ülkemizde de kısa çalışmanın merkezde olduğu bir politika bütünü hayata geçirilmişti. Fesih yasağı ve nakdi ücret desteği de bu kapsamda 17 Nisan tarihinden itibaren uygulanıyor.
Fesih Yasağı Ne Demek?
17 Nisan tarihinden itibaren uygulanmakta olan fesih yasağı hangi kanuna tabi olduğuna bakılmaksızın bütün işçilerin işten çıkartılmasını yasaklıyor. Yasağın tek istisnası, işçinin ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranışı. Dolayısıyla işverenler “ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranış” dışında hiçbir gerekçe ile işçi çıkartamıyor.
Fesih Yasağına Uymamanın Yaptırımı Ne?
Fesih yasağı kapsamındaki işçilerin işten çıkartılması halinde işverene iki yaptırım uygulanıyor. İlk yaptırım bu kapsamda işten çıkartılan her bir işçi için brüt asgari ücret tutarında idari para cezası. Yani işverenin yasak kapsamındaki işçiyi işten çıkarttığı tespit edildiğinde 2020 yılı için 2.943 TL idari para cezası ile cezalandırılıyor. Bundan daha ağır olan yaptırım ise feshin geçersiz sayılması. Örneğin 1 Mayıs’ta ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranışı nedeniyle işten çıkartılan bir işçi, başvuracağı yargı süreci sonunda feshe gerekçe gösterilen sebebin, hukuken “ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranış” olmadığı iddiasını ispatlarsa iş sözleşmesi fesih yasağına aykırı şekilde sonlandırılmış olacağı için yargı süreci boyunca çalışmadığı sürelere ilişkin ücret ve diğer haklarını işverenden alabileceği gibi işine geri dönme hakkına da sahip olacaktır.
Fesih Yasağının Amacı Ne?
Fesih yasağının amacı, çalışanların pandemi sürecinde işlerini kaybetmemesi. İş ilişkisinin sürdürülmesinin sağlanması ve bu sayede kişilerin işsiz kalmasının engellenmesi en önemli amaç. Mart ayıyla başlayan bu süreçte fesih yasağının bu anlamda çok önemli bir görev üstlendiğini ve yerinde olduğunu söylemek mümkün. Ancak fesih yasağının süresi uzadıkça amacından uzaklaşmaya, işçileri baskı altına alan bir araç, yargı yükü oluşturacak bir unsur haline dönüşmeye başladığı görülüyor.
Fesih Yasağı – Ücretsiz İzin – Nakdi Ücret Desteği Birlikte Uygulanıyor
Fesih yasağı pandemi sürecinde kitlesel işsizliğin engellenmesi adına hayata geçirilmiş bir uygulama. İşsizliğin engellenmesi amacının yanında çalışanların gelirlerinin de korunması amacıyla fesih yasağı, ücretsiz izin ve nakdi ücret desteği ile birlikte uygulanıyor. Koronavirüs salgınının yayılımının engellenmesine yönelik tedbirler kapsamında işyerlerinin kapatılması, sokağa çıkma yasakları ve karantina uygulamaları nedeniyle azalan mal ve hizmet talebi sonucu işyerlerinde hizmetine ihtiyaç duyulmamaya başlanan ancak fesih yasağı nedeniyle işten çıkartılamayan işçilerin ücretsiz izne çıkartılması ve bu süre için nakdi ücret desteğinden faydalanmaları sağlanıyor. Hangi işçinin ücretsiz izne gönderileceği kararı ise tamamen işverene ait. İşçinin “ücretsiz izne çıkmıyorum çalışmaya devam edeceğim” deme hakkı yok. Ücretsiz izne çıkartılan işçiye, ücretsiz izinde olduğu her gün için 39,24 TL nakdi ücret desteği ödeniyor. Bu sayede çalışmadığı günlerde gelir kaybının engellenmesi hedefleniyor.
Fesih yasağı hayata geçirildiğinde kitlesel işsizliği önlenmesi, pandemiye karşı alınacak katı tedbirler nedeniyle çalışanların psikolojik olarak yaşayabilecekleri olumsuzlukların engellenmesi adına yerinde bir uygulamaydı. Fesih yasağı bu kapsamda 3 aylık bir periyot için uygulanmak üzere hayata geçirilmişti. Ancak 17 Nisan – 17 Temmuz arasında uygulanan fesih yasağı Cumhurbaşkanı kararıyla 17 Eylül tarihine kadar uzatıldı. Ayrıca fesih yasağının süresinin 30 Haziran 2021 tarihine kadar uzatılması yetkisi de Cumhurbaşkanına verilmiş durumda. 17 Eylül yaklaşırken fesih yasağı ve paralelindeki ücretsiz izin ve nakdi ücret desteği uygulamasının süresinin uzatılması yönünde beklenti söz konusudur. Bu beklenti gerçekleşirse 3 ay daha fesih yasağının uzatılması söz konusu olacak.
Fesih Yasağının Doğurduğu Sorunlar
17 Nisan’dan beri uygulanmakta olan fesih yasağı – ücretsiz izin – nakdi ücret desteği ilk aşamada üstlendiği rolü başarıyla yerine getirdi. Ancak fesih yasağının süresinin uzaması işyerlerinde olumsuz durumların yaşanmasına neden olmaya başladı. Diğer yandan işçilerin fesih yasağı nedeniyle mağduriyetleri de oluşmaya başladı.
- Fesih yasağı işverenin baskı aracı haline gelmeye başladı,
Fesih yasağı kapsamında iş sözleşmelerinin işveren tarafından feshedilememesi ancak işçilerin ücretsiz izne gönderilemesi, işverenin elinde işçileri baskı altında tutmak için bir araç haline gelmeye başladı. İşverenin işyerinde koronavirüs yayılımının engellenmesine yönelik olarak gerekli tedbirleri almaması, işçileri fazla mesai yapmaya zorlaması, ücretleri eksik ya da geç ödemesi ve bu nedenle işçilerin işverene karşı seslerini yükseltmeleri halinde ücretsiz izne gönderilmekle tehdit edildiğine dair pek çok şikayet söz konusu. Fesih yasağı bu anlamda işverenlerin işçileri baskı altında tutma ve işyerinde çalışma disiplini sağlama aracı haline gelmiş durumda.
- İşsizlik maaşı alma hakkı olan işçiler istifa etmek ve maaş hakkını kaybetmek durumunda kalıyor,
İşsizlik maaşı alabilmek için en önemli şart, kendi istek ve iradesi dışında işsiz kalmaktır. Dolayısıyla istifa eden çalışanlar işsizlik maaşı alamazlar. İşsizlik maaşı alabilmek için gerekli prim ödeme şartlarını tamamlamış bir işçi fesih yasağı süresince işveren tarafından işten çıkartılamadığı için hak etmiş olsa da işsizlik maaşı yerine nakdi ücret desteği almak durumunda kalıyor. Böyle olunca da asgari ücretten yüksek maaşı olan işçilerin gelir kaybı söz konusu oluyor.
- Kıdem tazminatına erişim hakkı sınırlanıyor,
Fesih yasağı nedeniyle işten çıkartılamayan ve işyerinde en az 1 yıldır çalışmakta olan işçilerin kıdem tazminatına erişim hakkı fesih yasağı nedeniyle sınırlandırılmış oluyor. Kıdem tazminatı alabilmek için işten çıkış nedeni çok önemlidir. Bazı istisnalar dışında istifa eden çalışan kıdem tazminatı alamaz. Fesih yasağı süresince işveren tarafından işten çıkartılma da söz konusu olmadığı için işçilerin kıdem tazminatı haklarına erişimleri sınırlandırılmış durumda. Fesih yasağı söz konusu olmasaydı işyerlerinin ekonomik olarak zor durumda olmaları nedeniyle işten çıkartma nedeniyle kıdem tazminatlarını ödememeleri durumu yaşanabilecekti. Ancak şu an için fesih yasağı nedeniyle bu sorunun çözülmediği yalnızca ötelendiğini söylemek mümkün. Yasağın kalkması sonrası bu sorun tekrar gündeme gelecektir.
- Fesih yasağı yargı yükünü artıracak,
Fesih yasağı süresince kimlerin hangi gerekçe ile ücretsiz izne gönderileceği tamamen işverenin insiyatifinde. Ancak hukuken bu seçimin objektif kriterlere dayanması gerekiyor. Örneğin muhasebe biriminde üç işçi çalışırken bu üç işçiden yalnızca bir tanesinin sürekli bir şekilde ücretsiz izne gönderilmesi diğer iki işçinin bu süreçte fazla mesai yaptırılarak çalıştırılması, işverenin bu hakkını hukuka uygun olarak kullanmadığı anlamına gelecektir. Bu gibi durumlarda işçi mahrum kaldığı ücret ve ücrete bağlı haklar için yargı yoluna başvuracaktır. Diğer yandan ücretsiz izinde geçirilen sürelerin kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık izin hak edişi, iş güvencesi için gerekli altı aylık süre ve deneme süresi bakımından çalışılmış süreler olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği konuları önümüzdeki dönemde mahkemelerin gündemini oluşturacaktır. Fesih yasağının süresinin uzaması ilerleyen dönemde bu konuda karşılaşılabilecek uyuşmazlıkların sayısını artıracaktır. 3 ila 6 ay arasındaki ücretsiz izin süreleri sorun oluşturmayabilir. Ancak sürenin 9 aya uzaması bu konudaki uyuşmazlık sayısını artıracaktır.
- Değişen mal ve hizmet talepleri iş değişikliğini gerekli kılıyor,
Pandemi sürecinde bazı sektörlerde olan talep çok azaldı. Ayrıca tüketim alışkanlıkları ve biçimleri de değişti. Alışveriş merkezleri içerisindeki mağazalara olan talep azalırken, internet üzerinden gerçekleştirilen alışverişlerin miktarı çok arttı. Bu değişim bazı sektörlerdeki işgücü ihtiyacını da artırdı. Kargo, kurye, lojistik, çağrı merkezi gibi sektörlerde pandemi öncesinden daha fazla sayıda kişiye istihdam imkanı var. Ancak fesih yasağı nedeniyle işçiler mevcut işlerinden istifa edip farklı sektörde ihtiyaç olan işyerlerinde işe başlayamıyorlar. Bu durum da istenmeyen sonuçlara neden olabiliyor. Bazı işçiler nakdi ücret desteği geçinmeye yetmediği için bir yandan nakdi ücret desteği alıp diğer yandan kayıt dışı olarak başka bir işte çalışıyor, bazı işçiler ise kıdem tazminatından vazgeçerek istifa etmek zorunda kalıyor.
Bütün bu olumsuzluklar nedeniyle pandeminin ilk günlerinde belirlenen amacı yerine getiren ancak uygulanma süresi uzadıkça işçi aleyhine sonuçlar doğurmaya başlayan fesih yasağı – ücretsiz izni – nakdi ücret desteği politika bileşeninin revize edilmesi gerekiyor. Fesih yasağı kitlesel işsizliğin önüne geçilmesi anlamında olumlu sonuçlar doğurdu. Normalleşme sonrasında ise fesih yasağının uzatılması beklenene etkisi dışında olumsuz sonuçlar üretmeye başladı. Bu nedenle normalleşme teşviki ile birlikte işverenlerin fesih yasağı da kaldırılmalı ve bu süreçte işten çıkartılacaklara yönelik koruma tedbirleri hayata geçirilmeli. İşsizlik maaşı alma kriterlerinin fesih yasağının kalktığı tarihten sonra işten çıkartılanlar için esnetilmesi, bu kişilere yönelik sosyal yardım yapılması ve bu yardımın istihdamdan bağımsız şekilde gerçekleştirilmesi ile işsizlik engellenemese de işsiz kalan kişilerin refahı sağlanabilecektir. Diğer yandan fesih yasağının hali hazırda ortaya çıkmış ve ileride ortaya çıkabilecek olumsuz etkileri de önlenmiş olacaktır.