Sitemde Yeni Misafir Yazar “Yetersiz Bakiye” ilk yazısını “Makro’nun Gücü Mikro’nun Süsü” başlığıyla kaleme aldı

Sitemde bu sefer yeni bir misafir yazarım var. Ve bu kez bir de nickname’i var. Kendisine çok teşekkür ediyorum beni yalnız bırakmadığı için. Yetersiz Bakiye’nin yazıları oldukça ilgi çekecektir diye düşünüyorum.

Makro’nun Gücü Mikro’nun Süsü

Bilindiği gibi ülkemizde İktisadi İdari Bilimler Fakülteleri’nde çok ciddi sayıda öğrenci eğitim almaktadır. Çeşitli sitelerden edinilebilecek bilgiler doğrultusunda oldukça şaşırtıcı verilerle karşılaşmak mümkündür; 2011-2012 öğretim yılında 271.395 örgün İ.İ.B.F öğrencisi varken 1.217.970 A.Ö.F. öğrencisi mevcuttur. Diğer fakültelerdeki öğrenci sayısı toplam 312.796’dir. Peki, bu kadar mezun ne işle iştigal etmektedir? Mezunların içerisinden yaklaşık 350.000 kişinin hali hazırda düzenli bir işi olmadığı biliniyor. Geriye kalan kişiler içerisinde kendisine bankacılığı meslek edinenlerin sayısı da az değildir. Mart 2013 itibariyle 188.748 çalışanı bulunan bankacılık sektöründe yaklaşık 130.000 çalışanın İdari Bilimler Fakülteleri’nin 4 yıl eğitim veren bölümlerinden mezun oldukları tahmin edilmektedir. Bu yazımızda banka çalışanlarının sorunlarına değinmeye çalışacağız.

Banka çalışanlarını genel müdürlük birimlerinde çalışanlar ve şube çalışanları olarak ikiye ayırmak mümkündür. GM birimlerinin müşterileri genellikle şubelerdir, ulaşım için servis imkânı sağlandığından işe geliş gidiş saatleri bellidir. Yıllık izin dönemlerinde, doğum, taşınma gibi mazeret izinlerinde çok sıkıntı çekmezler. Uzmanlık ve üzeri kadrolarda Türkiye şartlarında tatminkâr ücretlerle çalışıldığını söylemek çok da yanlış olmaz.

Gelelim şube çalışanlarına;

Şube çalışanlarının maalesef çıkış saatleri belli değildir. Son dönemde yoğun bir biçimde Çalışma Bakanlığı iş müfettişlerinin saat 18.00’den sonra açık banka şubelerine baskın yaptıkları haberleri birkaç günlüğüne duyulmuş olsa da bugünlerde o söylentinin de pek esamesi kalmamıştır. Saat 18.00’den sonra fazla çalışma ücreti ödenmesi gerekiyor olmasına rağmen tam olarak ödeme yapan banka sayısı yok denilebilecek kadar azdır. Her yeni şube açılışında pazarlama faaliyetleri daha da güçleşmekte ve daha yoğun mesai harcanması gerekmektedir. Son 2-3 yıldır hafta sonu çalışmaları da rutin hale gelmiştir lakin çalışanların daha önemli sorunları vardır. Son yıllarda giderek artan Türk bankalarının yabancı bankalara satılmasından sonra çalışanların üzerinde inanılmaz hedef baskıları oluşmaya başlamıştır. Yatırımcıların satın alırken ödedikleri bedelleri kısa zamanda geri almak istemeleri ve ülkemizde özel sektör çalışanlarının hiçbir hakkı ve savunucusu olmaması nedeniyle yüzyıllar önce sona eren kölelik düzeni yeniden canlandırılmıştır. Asli görevi banka çalışanlarının haklarını savunmak olan sendikalar patronlarla bir olmuşlar ve üyelerinin haklarını görmezden gelmektedirler.

Yazıma burada son verirken eklemek istediğim bazı hususlar var; bu yazılanlar tabiidir ki tüm bankaların tüm şubeleri için geçerli değildir fakat yüzlerce şubeleri olan, reklamlarda sürekli gülen, jilet gibi giyinen güzel/yakışıklı çalışanlara sahip bankaların çoğu şubesi bu haldedir.

Bir sonraki yazımızda yine banka çalışanlarının sorunlarını işlemeye devam edeceğiz.

Hoşçakalın.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir