, ,

Nasıl Bir Kıdem Tazminatı Reformu?

Kıdem tazminatı konusu yeniden gündemde. Reform, bireysel emeklilik sistemi ile entegrasyon ve fon önümüzdeki dönemde en çok duyacağımız kelimeler haline geldi. Çok kısa birkaç soruyla konuyu özetlersek fonun hayata geçip geçmeyeceğini tahmin etmek mümkün olabilir.

  1. Kıdem tazminatında reforma gerek var mı?

Kıdem tazminatı konusunda mevcut sorunları çözebilecek bir reform gerekli. Kıdem tazminatının daha fazla işçi için erişilebilir olması, kıdem tazminatının hesabı ve tahsilatındaki sorunları ortadan kaldırıcı, tazminatı güvence altına alacak bir reform bütün tarafları memnun edecektir.

  1. Kıdem tazminatında reformu kim, neden istiyor?

Kıdem tazminatında reformu en çok devlet istiyor. Bunun da en önemli nedeninin ekonomiye fon kazandırmak olduğu anlaşılıyor. Bu durum da işçi kesimini en çok rahatsız eden nokta aslında. İşçi kesiminde ise bölünmüş bir yapı var. Türk – İş daha önce pek çok kez bu konuyu “kırmızı çizgi” olarak ifade etmişti. Ancak zaman içerisinde hak kaybı olmadan bir fon oluşturulabilir gibi açıklamalar geliyor Türk – İş tarafından. DİSK tam anlamıyla fona karşı. Hak – İş ise fon ile ilgili endişelerini belirtti. Sendikalar genel anlamda üyelerinin mevcut haklarından geriye gidiş doğurabilecek bir düzenlemeye imza atmamak yönünde tavır gösteriyorlar ve bu son derece normal. Ancak sendikaların örgütlülük düzeyi çok düşük. Dolayısıyla kıdem tazminatı konusunda işçi sendikalarının üyelerinin memnun edilmesi konunun çözümü anlamına gelmiyor. Bu nedenle mevcut sistemin sorunlarını bütün işçi kesimi açısından çözecek bir yapı ortaya çıkarsa sendikaların tavrı değişebilir. Bunun da en önemli şartı fon oluşturulacaksa fona devlet güvencesi getirilmesi gibi duruyor. Aksi taktirde işçi sendikaları haklı olarak konuya muhalefet edecektir. Bunun yanında fona devlet katkısı da kaçınılmaz. Aksi taktirde zaten hak kaybı doğurmayacak bir yapının oluşturulması mümkün değil. İşveren kesimi yalnızca kendisinin prim ödediği bir fona razı gelmeyecektir. Diğer yandan işveren kesiminin bu konuda “nasıl olsa fon hayata geçmez” düşüncesiyle bugüne kadar fonu destekler tavır aldığını düşünüyorum. İşveren kesiminin işçisini işyerinde tutmayı zorlaştıracak, çalıştırdığı her işçi için her ay prim ödeyeceği bir sisteme taraftar olması çok akla yatkın gelmiyor. Bu nedenle şu an fonun önündeki engel işçi sendikaları gibi gözükse de, işveren kesiminin de fona taraftar olacağını zannetmiyorum.

  1. Kıdem tazminatının fona dönüştürülmesi için nasıl bir takvim öngörülüyor?

Yeni ekonomi programında kıdem tazminatı reformu için takvim yıl sonu olarak belirlenmiş durumda. Ayrıca tüm paydaşların katılımı da programda vurgulanmış. Bu nokta çalışma hayatının en hassas konularından birisi olan kıdem tazminatı hakkında bütün sosyal tarafların mutabakatının aranacağını net bir şekilde işaret ediyor. Kıdem tazminatının fona dönüştürülmesi ile ilgili olarak geçtiğimiz yıllarda kanun taslakları hazırlanmış ve bazı taslaklar sosyal taraflarla paylaşılmıştı. Hatta uzun yıllar sonra toplanan Çalışma Meclisinde konu değerlendirilmişti. Ancak sosyal taraflar bir metin üzerinde mutabakata varamayınca konu rafa kalkmıştı. Bu nedenle kıdem tazminatı reformu konusunda adım atmak için acele edilmemesi çok önemli. Özellikle işçi kesimi daha önce pek çok kez kıdem tazminatını “kırmızı çizgisi” olarak ifade etti. Bu hassasiyetler dikkate alınarak, geniş katılımlı ve şeffaf bir süreç yürütülerek reformun hayata geçirilmesi çok kritik.

  1. Nasıl bir fon hayata geçirilmeli?

Kıdem tazminatı reformu çerçevesinde kıdem tazminatının fona dönüştürülmesi gerçekleşecek ise bu konuda mevcut sistemin sorunlarını aşacak bir yapının oluşturulması gerekiyor. Mevcut sistemde işçilerin en büyük endişesi kıdem tazminatına hak kazansalar dahi işverenden bu parayı tahsil etmek oluyor. Bunun yanında işverenlerin pek çok kez işçilere kıdem tazminatı ödememek için gerçek nedenlerin dışında nedenlerle işten çıkarttığını biliyoruz. Bu durum hem işçilerin hak kaybı yaşamasına, hem de mahkemelerin ve arabulucuların iş yükünün artmasına neden oluyor. İş mahkemeleri ve arabuluculuk çerçevesindeki iş uyuşmazlıklarının çok önemli bir bölümü kıdem tazminatı konusunda. Ayrıca kıdem tazminatının hesaplanması konularında da işçi – işveren uyuşmazlıkları yaşanıyor. Hayata geçirilecek fon sisteminde işçilerin bu endişelerinin önüne geçilmesi ve işçi ile işvereni uyuşmazlığa itecek nedenleri ortadan kaldırıcı yapının kurulması gerekiyor. Dolayısıyla bireysel hesaba dayalı, şeffaf bir fon yapısının kurulması çok önemli. Bu sayede işçiler, kıdem tazminatı fonunda biriken parayı görebilecek, kıdem tazminatım ödenir mi, ödenmez mi, ya da eksik mi ödendi endişesi yaşamayacaktır. Bireysel hesaba dayalı bir fon yapısının kurulması bu açıdan çok kritik. Fonun elektronik alt yapısının da sağlam kurulması sağlanmalı ve işçiler kendi adlarına fonda biriken parayı sürekli bir şekilde takip edebilmeliler. Ayrıca işten ayrılış sebebinin kıdem tazminatına hak kazanma konusunda etkisinin olmamasının sağlanması işçilerin işgücü piyasasında daha mobil hale gelmesini ve yalnızca kıdem tazminatını kaybetmemek adına mutsuz olduğu bir işyerinde çalışmaya devam etmemesini sağlayacaktır. Ancak bu noktada işverenlerin işçi tutma konusundaki endişelerini giderici ve aynı işverene bağlı uzun süre çalışmayı teşvik edici uygulamaların sisteme dahil edilmesi de gerekiyor. Bu sayede denge sağlanacak ve çalışma hayatında verimlilik ön plana çıkacağı gibi iş barışı da zarar görmeyecektir.

Kıdem tazminatı fona dönüştürüldüğünde fonun yönetiminin bağımsız olması, fondaki paraya devlet garantisi sağlanması da çok önemli. Ne yazık ki ülkemizde fon yönetimi konusunda yaşanan geçmiş tecrübeler olumlu olmadığı için, işçiler kıdem tazminatının fona dönüştürülmesi halinde fon yönetiminin iyi yapılamamasından endişe ediyorlar. Bu endişenin ortadan kaldırılması adına, fonun amacı dışında kullanılmayacağı ve fonda birikecek paraya devlet garantisi sağlanması konusunda gerekli düzenlemeler yapılmalı.

  1. Mevcut çalışanlar reformdan nasıl etkilenecek?

Kıdem tazminatı reformu çerçevesinde fon sistemi hayata geçerse, bu konuda bir tarih belirlenmesi ve bu tarihten sonra işe girenlerin kapsama alınması söz konusu olacaktır. Hali hazırda çalışan kişiler için ise şu anki düzenleme olan 1475 sayılı İş Kanununun 14. Maddesi uygulanmaya devam edecektir. Diğer yandan düzenleme hayata geçmeden önce çalışmaya başlayanlar için tercihli bir sistem de öngörülebilir. Dolayısıyla belirlenen takvime sadık kalınabilir ve yılsonunda fon sistemi hayata geçerse, 2020 yılından itibaren işe giren çalışanlar için fon sistemi uygulanacaktır. Bu tarihten önce çalışmaya başlayanlar için ise ikili bir ayrıma gidilebilir. Mevcut sistemde aynı işverene bağlı olarak en az bir yıl çalışması bulunan kişiler kıdem tazminatına hak kazanabiliyor. Fon hayata geçtiğinde henüz kıdem tazminatına hak kazanmamış işçiler, işverenleri ile anlaşarak fon sistemine dahil olabilirler. Kıdem tazminatına hak kazanmış işçiler için de tercihli bir yapı öngörülebilir. Ancak her halükarda fon belirlenen tarihten sonra ilk kez çalışmaya başlayan kişilere otomatik olarak uygulanacak, hali hazırda çalışan kişiler için hak kaybı sağlanmayacaktır. Hali hazırda çalışan ve kıdem tazminatına hak kazanmış işçiler için fona geçişi cazip kılacak düzenlemeler öngörülebilecektir.

  1. Bireysel emeklilik sistemi ile entegrasyonun amacı ne?

Yeni Ekonomi Programında kıdem tazminatı fonunun bireysel emeklilik sistemi ile entegre edileceği yönünde bir ifade bulunuyor. Bu ifadenin nasıl hayata geçirileceği önümüzdeki günlerde netleşecektir. Bireysel emeklilik sisteminde sağlanan devlet desteği ile çalışanların hesaplarında biriken tutarlara, kıdem tazminatı fonundaki miktarın da eklenmesi öngörülüyor ise bu durumda işçilerin daha yüksek birikim elde etmeleri söz konusu olacaktır. Bu açıdan fon işçiler açısından daha cazip hale gelebilir. Diğer yandan bireysel emeklilik sistemi, otomatik katılımlı bireysel emeklilik sistemi ve kıdem tazminatı çerçevesinde adına hesapları olan bir işçinin her üç hesabı birlikte takip edebileceği bir entegre yapı sağlanması gerekliliği de ortaya çıkacaktır. Bu çerçevede finansal entegrasyonu üst düzey sağlanmış bir yapının hayata geçirilmesi kritik. Bireysel emeklilik sisteminde hali hazırda yetkili şirketlerin kıdem tazminatı fonu ile entegrasyonunun ne şekilde sağlanacağı ve bu iki yapının birlikte yönetimi konusundaki yetki belirlemesi de fon hayata geçirilirken mesai harcanacak konular arasında yer alıyor. Diğer yandan özellikle asgari ücret ile asgari ücretin biraz üzerinde ücretlerle çalışan işçilerin zorunlu ve bireysel emeklilik sistemi çerçevesinde bir sözleşmeleri bulunmuyor ise entegrasyon çerçevesinde finansal birikim sağlanacak destekten yararlandırılmasının sağlanıp sağlanmayacağı da çok önemli olacaktır. Bu durumda entegrasyondan işçinin fayda sağlaması fonu cazip kılacaktır.

  1. Hak kaybı olmadan fon hayata geçirilebilir mi?

Kıdem tazminatı fonu konusunda daha önce hazırlanan kanun taslaklarında mevcut sistemden farklı olarak yalnızca emeklilik ve birkaç istisnai durumda işçilerin kıdem tazminatı fonunda biriken paraları alması öngörülmüştü. Bu çerçevede hazırlanan taslaklardaki birikim senaryoları işçilerin 15 – 20 – 25 yıl gibi sürelerde çalışmaları halinde mevcut sistemdeki hakları olan her bir yıl için 30 günlük brüt ücret tutarındaki tazminatlarını koruyamadıkları görülmüştü. Bu sorunun aşılması için bireysel emeklilik sistemi ile entegrasyon veya devlet katkısı ile desteklenmiş bir yapı hayata geçirilir ise hak kaybı doğmadan fon hayata geçebilir. Diğer yandan işçi kesiminin bu konudaki hassasiyeti dikkate alınarak, finansal okur yazarlık seviyesi fark etmeksizin, bütün işçilerin en alt seviyede dahi hak kaybı yaşamayacağı bir sistemin hayata geçirilmesi sağlanmalı. Bu sağlanamayacak ise bu konudaki diğer enstrümanların nasıl kullanılacağı konusunda sendikalara yetki verilmeli ve sendikaların bu konuda etkin görevler üstlenmesi sağlanmalı.

Fon işçilerin hak kaybına ve istihdam daralmasına neden olmadan hayata geçirilebilir; daha fazla işçinin tazminata erişebilmesi, şanslı azınlık yerine bütün işçilerin kıdem tazminatından yararlanabilmesi, birikimlerin sürekli bir şekilde takip edilebilmesi, işçi – işveren uyuşmazlıklarının azalması sağlanırsa tam anlamıyla bir reform olacaktır. Reformun hedefleri bu şekilde belirlendikten sonra çalışma hayatının sosyal tarafları masada bütün durum ve senaryoları değerlendirip bu yapıyı oluşturabilecek metni ilgili bütün kamu kurum ve kuruluşları ile birlikte hazırlayıp değerlendirerek reform metni hayata geçirilebilecektir.

 

 

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir