Annemin son kitabı “Mercan Öyküleri” hakkında Lacivert Dergisinde Ali Günay’ın yazdıkları.
MERCAN ÖYKÜLERİ: HEM YAŞAMDAN, HEM YÜREKTEN
Ali Günay
Bir-beş Mayıs 2013 tarihinde gerçekleştirilen 13. Ankara Öykü Günleri’nin panel başlıklarından biri “Öyküde Yazarın İzi-Yazarın kişiliği, yaşamından izler öyküye ne kadar giriyor?” bir diğeri ise “Öykü Hayata, Bedene, Suya Sabuna Dokunmalı mı?” başlığını taşıyordu. Bu başlıklar çerçevesinde Ü. Gülsüm Bülbül’ün “Mercan Öyküleri”(*) adlı öyküler toplamı için şunları söylemek olası:
Kitabı oluşturan 22 öykünün hemen hemen tamamında yazarın izini, yaşanmışlık olarak, tanıklık ya da duygusal paylaşım olarak duyumsamak olası. Ancak bu, batmayan, sırıtmayan, yalnızca kendini sezdiren, öyküler içinde erimiş, silikleşmiş bir iz. Ü. Gülsüm Bülbül, öykü kahramanlarının acılarına, sevinçlerine, heyecanlarına ortak olmayı, duygularını onlarla paylaşmayı seven bir yazar.
Öte yandan, hayata dokunmak bir yana “yaşamla bire bir örtüşen” (A. Kutlu) öyküler Ü. Gülsüm Bülbül’ün Mercan Öyküleri. Suya da sabuna da, farklı şekilde de olsa bedene de, ama en çok da yüreğe dokunan öyküler…
“İçindeki her şeyi çıkarmaya başladı. Bütün birikmiş öfkelerini, küskünlüklerini, hırslarını, kıskançlıklarını, nefretlerini, korkularını, acılarını ve en son umutlarını çıkardı, çıkardı, çıkardı…
İçinde saklı hiçbir şey kalmadı.
O, içindeki en son nefesi bile çıkarıp vermiş ama hiçbirimiz bunu fark etmemiştik.
Fark etseydik ‘en son nefes’i tutabilir miydik?” (s. 95)
Yukarıdaki “küçürek öykü” Ü. Gülsüm Bülbül’ün Mercan Öyküleri kitabının son -kısa- öyküsünün son bölümü, yani kitabın son satırları. Öykü, şöyle başlıyor: “Bir gün öyle bir şey olacak ki, yaşamımdaki her şey yavaş yavaş değişecek, evrilecek, dönüşecek.” Yazarın, doğrudan kendine dönük olduğu duygusu yaratan tek öyküsü bu.
Aşağıdaki alıntı ise, değerli yazar Ayla Kutlu’nun kaleminden çıkan, kitabın kapak yazısının son bölümü:
“Öyküler içinize buruk bir hüzünle mi yerleşiyor? Dile, cinselliğe, değişime, garipseme duygusuna, yalnızlığa, iletişimsizliğe… Bu olumsuzlukları gerçekleştiren engellere tam ortasından bakabilen, kabul etmeyişini ince sözcüklerle anlatan yazarın, bu küçücük kitabı, okuyanı düşüncelere salacak, ardında, ince bir sızıyla insanlık halleri hakkında düşündüğünü algılayan okurlar bırakacak.
Edebiyat başka ne yapmalı ki?”
Yaşamın acı ve acımazsız gerçekleri karşısında çoğu zaman insan da, edebiyat da çaresizdir. Ama birlikte direnmeleri olasıdır. Başka bir deyişle, insan gerçeklerin acıtıcılığına edebiyatla bir parça karşı koyabilir; gerçeklerin katılığını yumuşatıp dönüştürebilir, “acıyı bal eyleyebilir”.
Ü. Gülsüm Bülbül’ün, Mercan Öyküleri’nin büyük bölümünde yaratmaya çalıştığı ve en azından okuyucuya başarıyla aktardığı duygu bu gibi görünüyor.
Ayla Kutlu’nun belirttiği gibi, “Yazarın öyküye yaklaşımında ana izlek, küçük insanların yaşamları. Küçük, yoksul kızların, oğlanların, yaşamın baskısı karşısındaki ezilmiş kadınların duruşları, şaşkınlıkları ve kuşkuları… Bu insanlara eğilmeyi ve anlamayı sevdiği belli.”
Evet, Mercan Öyküleri’nin kahramanları, eşitliksiz, bencil toplumsal yaşamın haksızlıkları karşısında en zayıf, en korumasız konumdaki çocuklar ve kadınlardır. Bu, rastlantısal bir seçim değildir. Tersine yazarın, başta bu iki kesim olmak üzere ezilen, horlanan tüm insanların acılarına duyarlılığının öykülerine yansıması.
Nitekim kitaba da ilk öyküye de adını veren, öykünün kahramanı yoksul bir küçük çocuktur ve adı “Mercan”dır. Kitapta, kahramanı çocuk olan beş öykü daha var. A. Kutlu’nun, “Çocuk dünyasını seven, onu iyi tanıyan bir yazarın karşısındayız” dediği Ü. Gülsüm Bülbül “Bütün çocuklarıma…” diyerek kitabını da çocuklara ithaf etmiş. Böylece tüm çocukları, bir ana sevgisiyle kucakladığını duyumsatmış.
Kitaptaki 22 öyküden geriye kalanların -ikisi dışında- kahramanları kadınlardır. Toplumun eril ve cahil olmasından kaynaklanan,-eş ve oğul olarak erkeklerin sorunları da dahil – tüm olumsuzlukların çilesini çeken, fiziki ve manevi her türlü baskı ve şiddete maruz kalan, ezilen kadınlar… Bir bakıma, erkek egemen, geri kalmış toplumun “en alttakiler”i.
Kadın ve çocukları konu etmeleri ve yaşamdan, yaşanmışlıktan alınıp dönüştürülmüş olmaları, acı ve acıtıcı etkileri… Mercan Öyküleri’nin ortak noktaları. Bununla birlikte öyküler türdeş değil. Biçim yönünden de farklılıklar taşıyorlar. Örneğin Göz Boncuğu masalsıdır. Filburun “Kafka tarzı” özellikler de gösterirken, onunla birlikte Göz Boncuğu, Mercan II ve -kısmen de olsa- Bu Sabah Beni Kara Bir Karga Öptü fantastik unsurlar taşıyan öyküler. Yorgun Sinek, Can Eriği ve Plastik Muz tamamen mizahi değilse de güldürü unsurları yüklü.
Biçim denemeleri ise başta İkinci El olmak üzere Mercan I ve Kaplumbağa adlı öykülerde dikkat çekiyor. Siyah Eldiven ve Mercan III ise, derin anlamlı birer minimal öykü.
“Ü. Gülsüm Bülbül öykülerini oluştururken abartılardan, öykünün anlamını zayıflatan cafcaflı süslerden, lafı uzatmaktan uzak duran bir yazar” diyor Ayla Kutlu.
Bülbül’ün dili, yalın olduğu ölçüde acı, sevgi ve şefkat yüklüdür. Bunun başat nedenlerinden biri, yazarın bireysel ve toplumsal acılara duyarlılığı ise, diğeri de öykülerin, yaşamdan ve yaşanmışlıktan yansıyan acıların derin izlerini taşıması. Gerçek yaşamdan alınmış veya esinlenilmiş, yürekte damıtılarak dönüştürülüp kurgulanmış denebilir Mercan Öyküleri için. Kimi öykülerde yokluk yoksulluk, yerine göre sel, deprem, ensest, intihar, cinayet ve benzeri olayların acıları baskın. Kimi öykülerde ise yaşamdaki yeri doldurulamaz bir kaybın ardından çekilen ve her zaman, her yerde, her vesileyle nükseden, dinmeyen bir sızıyla hep kendini anımsatan acılar…
“Bir solukta okunabilen…” denir bazı kitaplar için. Mercan Öyküleri öyle değil. Öyle okunmamalı. Tersine, kitap değil, her öyküsü bir solukta okunmalı. Sonra durup soluklanmalı, yüreğe işleyen acısı usulca sindirilmeli.
Mercan Öyküleri’ndeki 22 öykü okunup kitabın kapağı kapatıldığında kalan ve uzun süre duyumsanan, yürekte sızıyla karışık bir lezzet; buruk bir acı-lezzet.
(*) Ü. Gülsüm Bülbül, Mercan Öyküleri, Kanguru Yayınları, Nisan 2013,
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!