Çalışma Ekonomisi Mezununun İş Güvenliği Uzmanı Olabilmesinin Önündeki Engeller

Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Mezununun İş Güvenliği Uzmanı Olmasının Önündeki Engeller

ABCissagligiguvenligiuzmanisertifikasi

25.04.2013 tarihinde Recep Kapar hocamız çok önemli bir tartışma notu kaleme almış. Notu okuyunca Recep Hocanın çok önemli noktalara parmak bastığını gördüm. Bu yönde metinlerin çoğalmasının bölüm mezunlarımız ve hatta bizzat bölümdeki araştırma görevlileri ve hocalarımızın faydasına olacağını çok net olarak söylemek lazım. Ancak konuyla ilgili bölüm müfredatlarımızdan kaynaklanan bazı sorunlar olduğunu düşünüyorum. Mutlaka çalışma ekonomisi ve endüstri ilişkileri mezunlarının da iş sağlığı ve güvenliği uzmanı olabilmeleri, fakat bunun bir üst sınırı olması ve bu sınırı aşabilmek için belirli teknik derslerin bu kişilerce alınması gerektiğini düşünen birisi olarak bunun nedenlerini ifade etmem gerektiğini hissettim ve aşağıdaki metni kaleme aldım.

Kabahatin Çoğu da Bizim Canım Kardeşim!!!

Recep Hocanın tespitleri son derece yerinde ve doğru tespitler. Ancak ne yazık ki, bölüm mezunlarının iş güvenliği uzmanı olamamasının arkasında yatan nedenler ve dolayısıyla bu nedenleri ortaya çıkaran hataların çoğu da bölüm müfredatını belirleyen mekanizmalarda.

İş Sağlığı ve Güvenliği anlamında bazı teknik hesaplamaların yapılabilmesi, bir işyerinin güvenli olup olmadığının tespit edilmesi, iş yerindeki tehlike kaynakları ve bu tehlikelerin önlenmesi için alınması gerekli önlemlerin dizayn edilebilmesi için bazı teknik bilgilere sahip olunması gerekli. Bu bilgilerin edinilmesinin ise bazı ders içeriklerinde somutlaştığını görüyoruz. Bunların başında “ergonomi”, “endüstriyel hijyen”, “iş sağlığı epidemiyolojisi”, “iş kazaları”, “meslek hastalıkları”, “iş sağlığı ve güvenliği yöntemleri TS 18000 serisi” gibi dersler geliyor. Bu derslerden yalnızca “ergonomi” ve “iş sağlığı ve güvenliği yöntemleri TS 18000 serisi” bölüm müfredatlarımızda yer alıyor.

Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri bölüm müfredatlarında son derece önemli bir ders olan “ergonomi” ne yazık ki sadece 3 üniversitemizin programında yer alıyor. Bunlar Marmara Üniversitesi, Pamukkale Üniversitesi ve Sakarya Üniversitesi. Bu 3 üniversite de ergonomi dersi seçmeli. Yani Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü mezununun ergonomi bilip bilmediğinden işveren ancak bu kişilerin transkriptine bakarsa emin olabilir. Önceki yıllarda ergonomi dersinin bölüm müfredatında olduğunu bilenler, bu durumun sonuçlarının olumlu olmadığını an itibarıyla çok net olarak görebiliyorlardır. Bu dersin kaldırıldığına iş sağlığı ve güvenliği alanında şu an çalışmalar yürüten birisi olarak ne kadar üzüldüğümü tahmin edemezsiniz. Bölüm mezunlarımızın da işgücü piyasasında işsizlik süreleri uzadıkça bu durumun farkına varıp en az benim kadar üzüleceklerine ne yazık ki eminim.

“İş sağlığı ve güvenliği yöntemleri TS 18000 serisi” dersi ise Sakarya Üniversitesi tarafından seçmeli ders olarak müfredata konmuş. Sakarya Üniversitesi bu çerçevede önemli bir girişime imza atarak bölüm mezunlarımızın kendi istekleri doğrultusunda bir yöne doğru uzmanlaşmasının önünü açmış durumda. Bu kapsamda bu durumun önemli bir girişim olduğunu belirtmek gerekir. Daha fazla sayıda bölümün bu girişimi göstermesi ise bölüm mezunlarımızdan daha fazla kişinin bu imkana kavuşması anlamına gelecektir.

İş Sağlığı ve Güvenliği Dersi ise neredeyse tüm Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümlerinde mevcut. Bazılarında seçmeli, bazılarında zorunlu olarak. Ancak bu dersin içeriğinin iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin hukuki çerçevenin öğretilmesi üzerine olduğu biliniyor. Birçok bölümde bu dersin yürütücülerine baktığımızda İş Hukuku Ana Bilim Dalı’ndan isimler görüyoruz. Bu durum, iş sağlığı ve güvenliği genel müdürlüğünde uzman olarak istihdam edilmelerinde hiçbir sakınca olmayan bölüm mezunlarımızın ne yazık ki iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili gerekli teknik bilgi donanımından yoksun olduğunu gösteriyor.

Elbette ki, akademinin ve üniversitenin tek fonksiyonu işgücü piyasasının gerektirdiği veya an itibarıyla ortaya çıkan bir eksikliği hemen doldurmak değil. Ancak ne yazık ki, bölüm mezunlarımızın okul bittiğinde bir meslekleri olmadığı gibi onlara istihdam şansı yaratabilecek gerekli kulis veya lobi faaliyetlerini de yeterince yapamadığımız görülüyor. Bölümlerimiz arası mail listte Yusuf Alper Hocanın daha önce dile getirdiği eksiklikler iş güvenliği uzmanlığında da karşımıza çıkıyor. Ancak bu sefer benim görüşüme göre çok da haklı değiliz.

Bölüm Mezunlarımız Özel ama Teknik Değil

Bölüm müfredatlarımıza bakıldığında iş ahlakı, endüstrileşme, çevre sorunları, ayrımcılık ve çalışma ilişkileri gibi birçok dersin bölüm mezunlarımızın bakış açısını ve perspektifini önemli ölçüde değiştirdiğini ve onları iş sağlığı ve güvenliği anlamında özel kıldığını vurgulamamız gerekir. Bölüm mezunlarımız bu bakış açısıyla iş sağlığı ve güvenliği anlamında çok önemli fark yaratabilirler. Ancak ne yazık ki, iş sağlığı ve güvenliği anlamında fark yaratan nitelikler, teknik becerilere dönüşemiyor ve sahada bölüm mezunlarımız özellikle tehlikeli ve çok tehlikeli işyerlerinde iş güvenliği uzmanı istihdam fırsatı yakalamak noktasında gerekli teknik becerilere sahip değiller. Özellikle risk değerlendirmesi yapmak, tehlike kaynaklarını tespit etmek, tehlike kaynaklarının doğuracağı riskleri öngörerek gerekli hesaplamaları yapmak ve bu risklere karşılık alınması gerekli önlemleri dizayn etmek ne yazık ki bölüm mezunlarımızı aldıkları eğitim çerçevesinde gerçekleştirebilecekleri bir eylem değil. Dolayısıyla özellikle yeni kanun doğrultusunda işyerindeki birçok riskten ve bu riskler sonucu oluşabilecek iş kazaları ve meslek hastalıklarından sorumlu tutulacak ve hapis cezasına varan yaptırımlarla karşılaşabilecek iş güvenliği uzmanlığına bu müfredat ile bölüm mezunlarımızı itmek bence onlar için faydalı olmayacak,aksine onları içinden çıkılamayacak problemlerin içine atmak olacaktır.

Şu soru tabii ki akla gelebilir. Şu anki hukuki yapı dolayısıyla iş güvenliği uzmanı olabilen mimarlık fakültesi mezunları, orman mühendisliği mezunları iş güvenliği uzmanlığını layıkıyla yerine getirebilecek becerilere sahip mi ki biz bölüm mezunlarımızın bu konuda eksik olduğunu düşünüyoruz. Elbette ki, karşılaştırma yapmak gerekirse, bölüm mezunlarımız yukarıda saydığım bölüm ve fakülte mezunlarına oranla konuya daha hakim. Ancak makine mühendisliği, inşaat mühendisliği mezunları teknik hesaplamalara ve işyeri ortamının tasarımına ilişkin konularda bölüm mezunlarımızdan daha önde ve iş güvenliği uzmanından bu hukuki mevzuat çerçevesinde beklenen işyerindeki tehlikelerin tespit edilmesi ve engellenmesi. Yani işin sosyal boyutu iş güvenliği uzmanının görev alanı kapsamında değil. Bu çerçevede çalışma ekonomisi ve endüstri ilişkileri bölümü mezunları eksik olduğu bir alana girerek kendilerini geliştirmedikleri taktirde ve gerekli teknik dersleri almadıkları zaman ne yazık ki işverenlerin isteklerine cevap veremeyecekler ve kanun önünde de zor durumlara düşecekler.

Bu bağlamda bölüm mezunlarımızın belirli teknik dersler sonrası (B) ve (A) sınıfı iş güvenliği uzmanı olabilmelerinin önünün açılması ve doğrudan yalnızca (C) sınıfı iş güvenliği olarak sertifikalandırılmaları yaklaşımı, sosyal politiker olarak kendisini nitelendiren kişilerin, sağduyulu ve işçi sağlığını ve güvenliğini önemseyen tavrı olmalıdır diye düşünüyorum. Daha önce de belirttiğim gibi şu anki hukuki çerçevede kimya, fizik ve mimarlık fakültesi mezunları olabiliyorsa bizim bölüm mezunlarımız hayli hayli olur yaklaşımı da benimsenebilir. Fakat bu yaklaşım ne kadar iş sağlığı ve güvenliğini sosyal bir hak olarak görmek ve iş sağlığı ve güvenliğini ne kadar önemsemek olur bilmiyorum.

Herhangi Bir Girişim Söz Konusu mu?

Fiili durumda ise geçen hafta Süleyman Çelebi T.B.M.M.’ye yasa değişikliği önerisi sundu ve Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü mezunlarının da iş güvenliği uzmanı olabilmesini önerdi. Durumu takip edeceğiz elbette fakat bu sözleri sarfetmeksizin sadece iş kapısı açılacak diye iş güvenliğini geri plana atmak olarak düşündüğüm bu yaklaşımı savunmak bana biraz eksik bir yaklaşım olarak geliyor.

Metinde bahsettiğim Recep Kapar Hocanın tartışma notuna http://bloknot.sosyalkoruma.net/ buradan, Süleyman Çelebi’nin yasa teklifine de http://www.suleymancelebi.org/meclis-calismalari/326/celebiden-is-guvenligi-uzmanlarina-kanun-teklifi#.UXUPE_ksh1w.facebook buradan ulaşılabilir

 

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir